Biz küçükken çok büyüktük. Mesela kollarımızı bir açardık, dünyayı kucaklardık. Güzeldik biz küçükken. Arkadaşlarımızla beraber bir gece uyuyabilirsek eğer velinimetti bizim için, lükstü, zenginlikti . Ailelerimiz arardı eve beş dakika geç kaldığımızda. Koşa koşa eve varana dek nefes almazdık ve nerdesin sen sorusunu duymadan cevabı verirdik.
Biz Abidin'in kavaklığında misket oynadık,Çakalalinin tarlasında top oynadık, Ilıpınar'da yıkandık. Aflağın deresinde çimdik,Göbek Dağında çiğdem kazdık , Karşı Mahalleye top sesine koştuk. Biz CUMHURİYET İlkokulunun büyük salonunda oynadık. Biz İLLES Amcanın Sinemasında Tarkanı seyrettik ; tonton dede Hulusu kentmen dedeyi orada tanıdık. Biz Merkez Cami'nin yokuşunda kaydık,ilk oyuncağımızı Bekir Baş'tan aldık. İlk sormuk şekerini Kürt Mustafanın bakkalında tatdık , İlk kıymalıyı Kör Fırıncı amcada yedik .
Biz ağçeşmeden su içtik kalbimiz kahkahalar atardı. Biz çarşıda gezerken konu komşu akraba görür diye saklanacak delik aradık . Biz küçükken öğretmenimiz en yakın arkadaşımızla sıralarımızı ayırmasın diye, teneffüse kadar konuşmazdık. Not yazardık birbirlerimize.
Biz diyorum küçükken bizdik böyle bayağı bir kalabalıktık. Yani biz diyebileceğim kadar çok. Biz küçükken bir büyüktük ki böyle kollarımızı açsak sığmazdı eni boyu. Sonra mı? Büyüdük. Kollarımızı açtığımızda bir kişiyi bile sığdıramayacak hale geldik. Küçülene kadar büyüdük, çok büyüdük yani. Biz olamadık bir daha. Sen, ben olduk. Büyüklük lüks değildi, zenginlik değildi. Koşa koşa büyüdük. Büyürken ne de çok küçüldük. |