BİZ ESKİDEN-Haluk Karatepe
Keşke bir an önce yaz gelseydi yaz gelince artık gece açılsam da hastalanmam umarım . Sevmem üstümü örterek yatmayı, çok deli yatarım, zamane deyimi ile çılgınlar gibi yatarım, küçükken ufacık tefecik de değildim hani bazı şeyleri hatırlayacak yaştayken o zaman işte anam, tepeleyip üstümü açmamdan bıkardı kadıncağız ne yapsın üşütüp hasta olmamdan korkardı, garibim elde avuçta da yok babamız Alamandaydı doktora gidecek para ne gezerdi, bırakın parayı doktor dahi yoktu, sadece ve sadece hafızamda (sıhhiyeci) Sıhya Kazım vardı, bir de onun gaz ocağı ve kocaman bir metal bir şırıngasını hatırlarım şırınga değil mübarek süngü gibiydi o şırıngayı yemek yerine günlerce hasta yatmak daha akıl kârı gibi gelmiştir bana . Tabi anam o yüzden üstümü açmamı hiç ama hiç istemezdi üstümü açtığımda ne zaman görse yorganla birlikte onlarca, sayısını hatırlamadığım yumruklar, sumsuklar yerdim, belki o sumsuklar yumruklar beni korumak içindi belki de sevgiydi ilgiydi . İnsan sevdiği, ilgilendiği birine sayısız sumsuk atar mıydı o yıllarda sevgi, şefkat yok muydu ya da henüz icat edilmemiş miydi ama o sumsuklar beni ne incitir ne de acıtırdı . Hastalanıp üşütünce sıcak su termoslarına sarılıp günlerce yatakta hayaller kurarak yatardım tabi acılar ve sancılar içerisinde hep durur aklımın bir köşesinde hiç silinmez şimdi o yorganlar sökülüp atıldı yerini hazır yorganlar aldı şimdilerde ise anam ancak rüyalarımda var.
Bir de beyaz koyun yününden yapılmış örme çoraplar vardı hiç sevmezdim, sevemedim bir türlü sevilecek gibi de değildi. Ha insanı sinir ederdi, hemencecik delinir yırtılırdı hep kayardı bileğimden ve hep bol gelirdi ayakkabılarımı zor giyerdim adı ayakkabı ama kendisi değildi . Bir yerleri ya yırtık olur ya da delik olurdu selpak havlu sloganı gibi fil gücünde emici halkaları tüm yaşı içine çekerdi bir de sabahları okula gitmek vardı isteksiz isteksiz bazen aç bazen yarı tok eve her gün somun ekmek girmezdi haftanın bir iki günü girerdi sabahları yufka ekmeği yağda kızartıp tekrar somun ekmeğin içine koyarak yerdik ama harikaydı o lezzeti bir daha hiçbir şeyde alamadım. Zamane çocukları o lezzeti asla bilemezler eskiden çarşıda henüz meyve dahi yoktu ne ananası ne kiviyi ne de muzu bilirdik ara sıra elimize portakal geçerdi o da sınırlı sayıdaydı hani şimdi diyoruz ya "Sınırlı sayıda tükenmedim alın." derler yazdan eve kasalarla elma alınmışsa tüm meyvemiz elmadan ibaretti.
Ve akşam olurdu erkenden yatağa girerdim hani uykumun olduğundan değil o üstümden attığım yorganıma bir an önce kavuşur hayallerime ulaşmak için rüyalara sarılmak için.
HALUK KARATEPE |